Gastrik bypass ameliyatı obezite sorunu yaşayan kişilerin kilo vermelerine ve obeziteye bağlı sağlık sorunlarını iyileştirmelerine yardımcı olan cerrahi bir işlemdir. İşlem mide ve ince bağırsakta değişiklikler yaparak kişinin hem az yemesini hem de yediklerinin emiliminin azaltılmasını amaçlar.
Gastrik bypass ameliyatı kişi diyet ve egzersiz gibi yöntemler ile kilo vermeyi denemiş ancak başarılı olamamışsa ve obeziteye bağlı türlü sağlık problemleri varsa kalıcı bir çözüm sunabilir. Ancak obezite problemi yaşayan herkes için uygun bir yöntem değildir.
Obezite basit bir kilo sorunu değil kişinin tüm vücudunu etkileyen kronik bir durumdur. Bu nedenle hangi yaklaşımın kişi için en iyi olduğuna doktor tarafından karar verilmesi gerekir.
Gastrik bypass ameliyatı sırasında besinlerin tüketim ve emilim biçimini değiştirmek için mide ve ince bağırsakta türlü değişiklikler yapılır. Gastrik bypass ameliyatı midenin hacminin küçültülerek tüketilen yiyecek miktarını kısıtlanmasının yanı sıra ince bağırsakta yapılan değişiklikler ile de emilimin azaltılmasını amaçlamaktadır. Bu değişiklikler kişinin uzun süre tok hissetmesini sağlar ve obeziteye neden olan sorunların tersine çevrilmesine katkıda bulunur.
Gastrik bypass ameliyatı iki aşamalı laparoskopik bir cerrahidir. İşlem sırasında ilk olarak midenin üst kısmında zımbalardan yardım alınarak küçük bir mide torbası oluşturulur. Ardından ince bağırsağın ilk kısmı alınır ve alt ucu açılarak yeni oluşturulan bu küçük mide torbasına bağlanır. Böylece tüketilen besinler midenin büyük bir kısmını ve ince bağırsağın ilk kısmını atlar. Kişi bu sayede hem az miktar besin tüketerek tok hisseder hem de besinlerin daha az miktarı ince bağırsakları tarafından emilir.
Gastrik bypass ameliyatı genel anestezi altında yapılmaktadır ve 3 ila 5 gün hastanede kalmayı içerebilir. Gastrik bypass ameliyatı sonrası doktor beslenme düzeninde yapması değişiklikler ve kullanması gereken takviyeler hakkında kişiyi bilgilendirecektir.
Gastrik bypass ameliyatının kişi için uygun bir prosedür olup olmadığından emin olmak için farktı testlere başvurulmaktadır. Kişinin tıbbi hikayesi, vücut kitle endeksi ve kişisel kilo kaybı hedefleri gastrik bypass için uygun bir aday olup olmadığının belirlenmesinde önemli faktörlerdir. Bunun yanında kalp hastalıkları, reflü, yüksek kolesterol, uyku apnesi, yüksek tansiyon, diyabet ya da kısırlık gibi rahatsızlıklar gastrik bypass ameliyatının uygulanmasına engel olabilir.
Gastrik bypass ameliyatının avantajları arasında obeziteye bağlı sağlık sorunlarının kalıcı çözümü, kısa sürede fazla miktarda kilo verme ve kalıcı, uzun vadeli sonuçlar sayılabilir. Veriler ameliyattan 20 yıl sonra dahi çoğu hastanın aşırı kilo kaybının yüzde 50’sinden fazlasını koruduğunu göstermektedir.
Gastrik bypass ameliyatı sonrası ilk ay kişi sadece sıvı ve küçük miktarlarda yumuşak besinler tüketmelidir. Ancak aşamalı olarak katı yiyecekler yeniden beslenme düzenine eklenir. Gastik bypass ameliyatı sonrası kişi çok az besinle uzun süre tok hissettiğinin farkına varacaktır.
Gastrik bypass ameliyatından sonra kişi yeme alışkanlıklarında nasıl değişiklikler yapması gerektiği ve alacağı vitamin ve mineral takviyeleri hakkında beslenme uzmanından yardım alabilir. Gastrik bypass ameliyatı sonrası kişinin ilk iki yıl içinde vücut ağırlığının üçte ikisini kaybedeceği öngörülmektedir.
Gastrik bypass ameliyatı sonrası çok hızlı ve çok fazla kalori alınması karın kramplarına, mide bulantısına ve ishale neden olan “damping sendromu”nun görülmesine yol açabilir. Bazı kişilerde ameliyat sonrası kan şekerlerinde düşüklük ve halsizlik görülür. Ancak uygun özenle bu komplikasyonlardan kaçınmak mümkündür. Tüm hastaların ameliyat sonrası vitamin ve mineral takviyeleri almaları gerekmektedir. Alınmadığı takdirde bu durum kişide özelikle B12, demir ve kalsiyum eksikliklerine neden olabilir.
Gastrik bypass ameliyatı sonrası nadiren de olsa midedeki zımba hattından kaynaklı sızıntı ya da bağırsaklarda tıkanma gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Bu durumların yaşanmaması için ameliyatın deneyimli bir doktor tarafından oldukça önemlidir. Ameliyatın geri dönüşünün olmadığının unutulmaması gerekir.